Bu yıl Marmaris Ultra 100K’da elde ettiği birincilikle dikkatleri yeniden üzerine çeken Mehmet Soytürk, uzun yıllardır hem patika hem yol koşularında ciddi bir birikime sahip bir sporcu. Oryantiring ile başlayan koşu yolculuğu, yıllar içinde maratonlara ve ultra mesafelere uzanmış. Biz de Mehmet’le hem bu yarışın hazırlık sürecini hem de Marmaris Ultra’da elde ettiği bu anlamlı zaferi konuştuk.

2005 yılında 18 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı kutlamaları kapsamında yapılan koşu etkinliği ile koşuya başladım.
2007 yılında da “Koşarak Hedef Bulma (Oryantiring)” branşı ile hayatıma tam anlamıyla koşu yerleşmiş oldu.
2010 yılında atletizm branşlarına (kısa ve orta mesafe) yöneldim.
2014 yılında ise ilk maratonumu Eindhoven’da koştum.
Yol koşularından patikaya geçiş sürecin nasıldı, seni dağlara/patikalara çeken şey ne oldu?
Aslında patika koşularına, daha önce yapmış olduğum oryantiring branşından dolayı çok uzak değildim. Sadece uzun mesafe arazide yarış olduğunu bilmiyordum.
Sanırım 2016 yılıydı; Efes Ultra Maratonu rotalarının planları hazırlanırken bir davet üzerine Selçuk’a gittiğimde öğrendim.
İlk başta koşarken yürümeye geçmek, durmak, bir şeyler yemek, fotoğraf çekmek gibi eylemler çok amaç dışı gelmişti.
Zamanla alıştım ve işin eğlence boyutunu, bu tarafını, da kabul etmiş oldum.

Kulüp düşüncesine hâlâ karşı olan biriyim 😊 İnsanları böldüğünü ve sporun doğasında olmayan duygulara sevk ettiğini düşünüyorum.
Profesyonel olarak danışmanlık verdiğim arkadaşlar bir isim bulmak istedi. Ben de zamanla destekledim.
Süreç tam olgunlaşmadan yurtdışına göreve gittim. Bazı aksamalar oldu ve döndüğümde kulübü özellikle Ankara’da ikamet eden koşucular için, haftada birkaç kez tecrübelerimi aktarmayı amaçladığım bir oluşum hâline getirdim.
Özel olarak danışmanlık vermeye de devam ediyorum.
Yılın büyük bölümünde Libya’daydım. Eğim antrenmanı Eylül ayına kadar hiç yapamadım.
Haftalık olarak sıcak ve nem durumuna göre 4–6 gün arasında 50–70 km koşarak geçirdim.
Ağustos sonunda Ankara’ya dönüşümle beraber yarış planlamamı hayata geçirdim. Patika ve yol koşularını kombinleyip formuma tekrar dönmeye çalıştım.
Bu süreçte de en fazla 70–90 km hacim yapabildim; dinlenme ve beslenmem müsaade ettiği sürece.
11 haftada 6 yarış (3 ultra, maraton, 15 km ve 10 km) koştum.
Ve sonuç olarak Marmaris Ultra Maratonu öncesi kısmen kendimi bulmuş oldum.

Parkurun teknik kısımları kendi adıma motive ediciydi ki bu kısımlar yarışın ilk ve son bölümünü kapsıyordu.
Teknik parkurda iyi olduğumu düşünüyorum. Fakat 2 yıldır koronavirüsten etkilenen birisi olarak yarış tamamlayamıyordum.

Benim için geri dönüş yarışı diyebilirim 😊
2–3 yıldır yaşadığım fiziksel ve zihinsel sorunlardan dolayı yarış tamamlayamamıştım. Bu da bende büyük baskı oluşturmuştu.
Ülkemizde başarılı bir bireysen destek veren (görüntüde) çok oluyor fakat herkes düşmeni bekliyor.
Esas olanın sporcu olduğunu, şartların uygun olması durumunda başarıların devam edebileceğini ve bu süreçte, gerçekten, yarış organizatörü Engin Bey gibi sporcuya destek veren insanları daha yakından tanıyıp ilişkilerimizi güçlendirmiş olduk.
2. yılı yapılan bir yarışı eleştirmek doğru olmaz. Avrupa’da birçok yarış koşmuş biri olarak bazı şeylerin oturması zaman alıyor.
Altyapısı güçlü, ne yaptığını ve ne yapmak istediğini bilen, sporcu psikolojisinden anlayan, enerjisi yüksek bir ekibin ürünü.
Zamanla harika organizasyonlar yapacaklar.

Bol bol kısa patika yarışlar koşmak gelişimi destekliyor; teknik parkurda sınırları zorlarken şerit/parkur takibi, iniş çıkış geçişleri, hız kontrolü gibi konularda gelişim sağlıyor.
Haftalık antrenman hacmimize uygun yarış seçimleri yapmamız daha doğru olacaktır.
Patika bir macera fakat hayallerimiz için de fiziksel olarak çaba göstermemiz gerekiyor.
Mehmet’in Marmaris Ultra 100K zaferi uzun bir arayışın ardından gelen güçlü bir geri dönüşün hikâyesi. Bu keyifli paylaşımı için kendisine teşekkür ediyor, bundan sonraki yarışlarında aynı güç ve kararlılıkla yoluna devam etmesini diliyoruz.