Bu yıl Alsancak Team Series’te hem parkur hem de atmosfer oldukça heyecanlıydı. Türkiye’nin en iyi sporcularının ve birçok yabancı atletin katıldığı bu organizasyonda, takımlar üç gün boyunca yoğun WOD’lar, koşu bölümleri ve zorlayıcı istasyonlarda yarışarak ciddi bir rekabet ortaya koydu. Bu yarışta güçlü bir performans sergileyen Deniz Sezer, hem spor geçmişini hem de Alsancak Team Series deneyimini bizimle paylaştı.

Spor hayatım 10 yılı aşkın süredir aktif bir şekilde devam ediyor. Yaklaşık 8–9 yıldır da eğitmenlik yapıyorum. Bu meslek benim çocukluk hayalimdi. Büyüyünce yapmak istediğim işi bugün yapıyor olmak benim için hâlâ gurur verici.
Küçükken okulda daha çok kısa mesafe koşulara ve cimnastiğe yönelirdim. Lise yıllarında ise kuvvet antrenmanlarındaki gücümü fark edince o alanda ilerlemek benim için çok net bir seçim oldu. Eğitmen olma hevesim de tam o dönemlerde iyice belirginleşti, hem kendi antrenmanımı geliştirmek hem de başkalarına bu yolculukta eşlik etmek istediğimi o zaman anladım.
Koşuyu hayatıma bu kadar dahil etme motivasyonum aslında tamamen kendi branşımla ilgiliydi. Yarışmalarda hızın ne kadar kritik olduğunu hep biliyordum. Kuvvet benim temelim ama beni her zaman bir adım ileri taşıyan şey, kuvvete devamlılık getirip bunu en iyi sürede çıkarabilmekti. Uzun vadeli rutinlere inanıyorum; sabırla işleyen bir sürecin sonucunda gerçek gelişimin geldiğini düşünen bir sporcuyum.
Aralıklarla koşsam da No Reason Co ekibiyle son bir yıldır çok daha düzenli ve yoğun çalışıyorum. Bu süreçte gelişimim resmen katlandı. Hem koşu performansım hem de genel antrenman kalitem bir anda ciddi bir seviyeye çıktı.
Bir de ekiple koşmanın bende yeri ayrı. Eğlence, motivasyon, arkadaşlık… Hepsi birleşince antrenmanlar sadece performans odaklı değil, gerçekten keyif aldığım bir rutine dönüştü. Her antrenmana heyecan ve hevesle gidiyorum. Bu enerjinin gelişimimde büyük payı var.

Yarışma her yıl Kuşadası’nda düzenleniyor ve sadece takım olarak katılabiliyoruz. 3 gün süren, 2 gün boyunca tüm atletlerin yarıştığı, hepimizin aynı otelde kaldığı ve adeta keyifli bir tatil havasında geçen bir organizasyon. Türkiye’nin en iyi sporcuları bir araya geliyor ve birçok yabancı atlet de yarışta bizimle oluyor.
Her kategori için günde 2-3 yarış var ve oldukça yoğun, zorlayıcı antrenmanlar içeriyor. İstasyonlar hem eğlenceli hem de sınırlarımızı zorlamamızı, gücümüzü göstermemizi sağlayacak şekilde tasarlanmış. Kumda koşmak, mücadele vermek ve ağırlıklarla çok tekrar yapmak bir süre sonra sadece fiziksel değil, mental gücümüzü de test ediyor.
Parkurlar beklediğimden çok daha zordu, ne yalan söyleyeyim. Tüm antrenmanlar 10–12 dakika sürüyor ve 1 saniyenin, 1 tekrarın çok büyük önemi var. Genel sıralamayı ciddi şekilde etkiliyor. Ama o anın içindeyken zaman algısı tamamen değişiyor. Fiziksel ve psikolojik olarak tüm her şeyimi ortaya koyduğumu söyleyebilirim.

Bu yarışa özel bir hazırlık yapmadım, ama tüm yıl boyunca çok sıkı ve kaliteli antrenmanlar yaptım. Sanırım hayatımın en verimli aylarıydı ve kuvvetim ile hızımın beni yarı yolda bırakmayacağından tamamen emindim. Bu yüzden yarış öncesi hiç stres yaşamadım.
Genel antrenman düzenim net: Haftada en az bir uzun koşu, bir interval koşu No Reason Co ekibiyle; salon antrenmanlarım ise 1 cimnastik, 3 kuvvet şeklinde. Her zaman haftanın 5-6 günü çalışamasam da, genel olarak yoğun ve sağlam bir düzenim var. Güçlü kalmak her zaman kolay değil ama zincirimi kırmamaya, devam etmeye hep özen gösterdim.
Antrenmanlar her zaman yukarıya doğru bir ivmeyle gitmez; bunda kendime asla kızmam, demoralize olmam. Her gün bize bir şekilde katkı sağlar; bazen güç olarak, bazen psikolojik olarak. Bence en kilit nokta devamlılık ve sabır. Vücudunuz yaptığınız işe her zaman cevap verir şüphesiz. İşte bu yaklaşım, hem fiziksel hem de zihinsel olarak sizi sürekli bir adım ileriye taşır.
Uzun yıllardır bu sektördeyim, o yüzden çoğu tanıdığım eğitmen ve atletle aynı ortamda olmak inanılmaz bir keyifti. Rekabetten çok, birbirimizi desteklemek öndeydi; adeta gerçek bir sportif şölendi. Herkes birbirini gururla izliyor, alkışlıyor ve motive ediyordu. Bu pozitif enerji ve kolektif destek, performansımı beklediğimden çok daha iyi bir seviyeye taşıdı. İşte böyle bir atmosferde yarışmak, hem fiziksel hem mental olarak sınırlarımı zorlamamı sağladı.
Yarışta aklımda en çok yer eden an, gücümün tükendiğini ve vücudumun artık bir tekrar daha yapamayacak hale geldiğini düşündüğüm anlarda bile bunu başarabilmemdi. Her tekrarda ‘bu son, bırakacağım’ dediğimi hala hatırlıyorum. Kollarımda güç kalmamış, bacaklarım titriyor ve vücudum üst üste yapılan yoğun antrenmanlarla yorgun düşmüştü ama yine de sınırlarımı zorlayıp bir hareket daha yapabilmek inanılmaz bir histi. O an, hem fiziksel hem zihinsel olarak ne kadar güçlü olduğumu görmek ve hissetmek, bu yarışın bana bıraktığı en unutulmaz deneyim oldu.

Sanırım bu cevaplamaktan en keyif aldığım soru olabilir. Yarış günü için kendime hep bir benzetme yaparım: İlkokuldaki yıl sonu gösterilerine hazırlanmak gibi bir heyecan. Çünkü o an orası benim sahnem. Alana girmeden önce kendimi sahneye çıkacak gibi hissediyorum.
Kendime ve mesleğime olan saygımdan, yarış öncesi hazırlanmayı çok severim; saçlarımı düzgün yapmak, antrenman kıyafetlerimi giymek, makyajımı yapmak benim için bir ritüel. Eksiksiz ve temiz ekipman çok önemlidir benim için. Bunun dışında özel bir rutinim yok; genellikle kahvemi içer, enerjimi toplar ve keyfini çıkarır konsantre olurum.
Bu tür yarışlara başlamak isteyen kadınlara ilk söyleyeceğim şey: kendinize güvenin ve korkmayın. Kadınların böyle şeylere adım atmasına çok değer veriyorum kesinlikle! Hedefler ulaşılmaz ya da gözünüzde büyütülecek şeyler değil, tek gereken zaman, sabır ve emek. Süreç kısa değil ama en keyifli kısmı da tam olarak bu. Her antrenman, her tekrar sizi daha güçlü ve özgüvenli yapıyor. Kendinizi dışarıdan gözükenden daha fazlasını yapabilecek biri olarak göreceksiniz ve inanın, bu his tarif edilemez.

Gelecek hedeflerim öncelikle yurtdışında bir yarışa katılmak. Bu benim ilk büyük hedefim olacak. Bunun yanı sıra Alsancak Team Series’e tekrar hazırlanmak kesinlikle önceliklerim arasında. İstanbul’da düzenlenecek Hyrox yarışında da mutlaka yer almayı düşünüyorum. Mart ayında İstanbul’da bir CrossFit yarışması var ve No Reason Co ekibiyle elimden geldiğince tüm koşu yarışlarında bulunmayı hedefliyorum. Bu süreç bana hem fiziksel hem de zihinsel olarak çok şey kattı ve her deneyimden büyük keyif alıyorum.
Deniz bu yolculuğu kendi sözleriyle bize aktardı; ona teşekkür ediyor ve bundan sonraki tüm yarışlarında aynı güç ve heyecanı taşımasını diliyoruz.